Geco Grup Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Gecü;
Gazze’de soykırım yapanların acilen yargılanmasını istiyoruz…
İsrail, ABD ve onu destekleyen batılı güçlerin Gazze’deki amaçları bir misilleme değildir. Oradaki zengin enerji kaynaklarına sahip olarak coğrafyayı kontrolleri altına almaktır. Bunun için bölgede bir soykırım başlatılmasına sebep olmuşlardır. Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nde faillerin yargılanması, adaletin sağlanması yerinde olacaktır. Bu konuda çalışma yapan ekibi sonuna kadar destekliyorum.
Geco Grup Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Gecü ile gündeme dair görüştük. Son zamanlarda meydana gelen olayların yansımasını değerlendiren Gecü, Türkiye’de kurulması düşünülen Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi de dahil olmak üzere önemli açıklamalarda bulundu. Yusuf Gecü’nün açıklamalarından satırbaşları;
Sizinle yaptığımız görüşmelerde 21.yüzyılın bir savaşlar yüzyılı olduğuna vurgu yapmıştınız. Mavi vatanın ülkemiz için çok önemli olduğundan bahsetmiştiniz. Savaş Ortadoğu’yu sarmaya başladığı şu günlerde Tümamiral Cihat Yaycı Komutan da aynı şeyleri söylüyor. Savaşların çıkış nedenlerinin denizlerdeki enerjiden petrol ve doğalgazdan kaynaklandığını İsrail savaşının dini bir savaş gibi görünse de ana sebebinin bu olduğuna vurgu yapıyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
*Yusuf Gecü: Evet değerli komutanımızın görüşlerine katılıyorum. Bildiğiniz üzere günümüzde savaşlar artık vekalet savaşlarıyla oluyor. Benim anladığım kadarıyla şu anda özellikle Amerika ve batı dünyası yeni dünya düzeninde bir vekalet savaşı başlattı. Ve bunu İsrail üzerinden yapıyorlar. Herkesin bildiği bir gerçek var ki Gazze çok önemli bir yer.
İsrail, ABD ve onu destekleyen batılı güçlerin Gazze’deki amaçları bir misilleme değildir. Oradaki zengin enerji kaynaklarına sahip olarak coğrafyayı kontrolleri altına almaktır. Bunun için bölgede bir soykırım başlatılmasına sebep olmuşlardır. Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nde faillerin yargılanması, adaletin sağlanması yerinde olacaktır. Bu konuda çalışma yapan ekibi sonuna kadar destekliyorum.
Açıklamama bir nokta koyarak Hamas’a da değinmek istiyorum. Biz Cumhurbaşkanımızın ifadelerine tamamen katılıyor ve aynı şekilde düşünüyoruz. Hamas kendi vatanını, insanlarını korumak için çaba gösteren, mücadale eden bir kuruluştur.
Hamas kendisini korumak için İsrail’e bir saldırı düzenlemiştir. Eğer Hamas harekete geçmemiş olsaydı, İsrail harekete geçecekti.
Ancak ne oldu? İsrail bunu bir soykırıma çevirdi. ABD’nin görülmemiş desteğiyle, Amerika Birleşik Devletlerinin tüm silah gücüyle oradaki Gazze’deki masum halka yüzyılın en büyük saldırısını düzenlemiştir, saldırı devam etmektedir. Ancak gördüğünüz üzere dengeler değişmeye başlayacak. Binlerce insanı öldüren İsrail, ABD ve destekçileri bu zulümden sorumludur. Sorumlu olmalıdır.
Öyle bir zalimlik sergiliyorlar ki, insanların mazlumların sığındıkları hastaneleri, ibadethaneleri, okulları bomba yağmuruna tutuyorlar. Bunların hedefleri insanlık, Hamas değil.
Gerçek amaçları ise tüm dünya görüyor ve biliyor ki Gazze’yi ele geçirmek. Oradaki enerji kaynaklarına sahip olmak .
Gazze’yi acımasızca bombalıyorlar, yakıyorlar, yıkıyorlar, yerle bir ediyorlar. Oradan Filistin halkını çıkartıp, onlarsız yeni bir şehir kurmak istiyorlar. Bunu herkese de ilan ediyorlar. Bu kadar aymaz bir durumdalar.
Gazze’de çok ciddi doğalgaz kaynaklarının olduğu ve Akdeniz’e açılan bir kapı olduğu bilinen bir gerçektir. Ki burada İsrail gibi belki de ondan daha çok ABD sorumludur. Eğer ABD destek vermemiş olsa İsrail bu kadar korkunç bir görünüme giremezdi. Tabii ki 2.ci dünya savaşında yaptıklarından pişmanlık duyan batı dünyası da sesiz kalmıştır. Ancak tarih onlara bunun hesabını soracaktır. Çünkü onların suçları yapandan daha fazladır. Bir kötülüğü durdurma gücünüz varken, onu durdurmaz seyrederseniz onun gibi olursunuz. Tabii ki bir de İsrail’in yanında olan Müslüman ülkeler var. Onlardan da ses çıkmıyor. Kafalarını adeta kuma gömmüş durumdalar. Bir varlık gösteremiyorlar.
Burada sadece bir ülke kalıyor, o da Türkiye’dir. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı çabaları ve Dışişleri Bakanımız Sayın Hakan Fidan’ın geceli gündüzlü çalışmaları, ülke ülke gezerek çözüm aramaları, savaşın durdurulması için, Filistin’in başkenti Doğu Kudüs olan 1967 sınırlarının kabul edilerek, iki hür devletli bir yapının kurulması için çaba gösteriyorlar.
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, İran, Irak ve diğer Müslüman ülkelerden ses çıkmıyor. Türkiye’nin dışında sesi gür çıkan bir ülke var mı size soruyorum, var mı? Sizlerin de bildiği gibi Türkiye’yi, Gazze ve Filistin halkını yalnız bırakmışlardır.
Diğer taraftan Filistin Devletinin başındaki kukla yönetim de gerekli tepkiyi vermemektedir. Sessiz kalmaktadırlar. Filistin Devletinin başındaki insanlar Cumhurbaşkanımız Recep tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan’ın gösterdiği çabayı göstermemişlerdir. Türkiye bu konuda geceli gündüzlü çalışmaktadır.
Sağlık Bakanımız Gazze’den özel uçaklarla ağır yaralıları Türkiye’ye getiriyor. Her gün Gazze için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz.
Türkiye’nin bu çabalarına dünyadan da ses geliyor. Dünya milletleri fersah fersah harekete geçiyor. Beyaz Saray’ın çalışanları dahi yönetimlerini protesto ediyor. Gösteri düzenliyorlar. Çabalar insanların Allah’a olan çığlıkları semaları delip geçerken, Siyonistler zevkten dört köşe oluyorlar. Ancak ne oluyor, bu olaylar dünya halklarını harekete geçiriyor, her yerde gösteriler düzenleniyor. İnsanlar fersah fersah Filistin bayraklarıyla dolaşıyor, İslam’a geçişler çoğalıyor, yeni bir dünya görüşü ortaya çıkıyor.
Bilindiği üzere BM Güvenlik kurulu 10 ülkenin hayır oyuna karşılık 123 ülkenin oyuyla acil ateşkes çağırısında bulundu. Bu bile büyük bir gelişmeydi.
Amerika ve İsrail dünyada yalnızlaşıyor. Zaman ilerledikçe dünya liderleri de artık halklarının ayaklanmaları neticesinde tepkilerden dolayı konuşmaya başladılar. İsrail’in amacının Hamas olmadığını, bu işin başça amaçları olduğunu, İsrail’in Filistin halkını Sina Çölüne sürmek istediğini ve bölgeyi almak istediğini, oraya hakim olmak istediğini, zengin doğalgaz kaynaklarına hakim olmak istediğini anlamış durumda, ifade edilmeler başlanmış durumda.
İsrail’in askeri gücü ne kadar fazla olursa olsun, saha deneyimi yok. Arkasında Amerika ve batılı güçler olmadan hiçbir başarı sağlayamaz. Ve bu güçleri yanına alarak hareket ediyor. Onbinlerce çocuk öldü, binlercesi enkaz altında, binlercesi ise yaralı.
*Geçtiğimiz günlerde İngiltere ve İsrail arasında ki çekilme ortalığa döküldü. Öyle ki artık İngilizler istediklerini alamadı. Ve Filistinlileri öldüren İsrailli yerleşimcileri ve soykırımda parmağı olanların İngiltere’ye girişlerini yasakladılar. Gerekçe olarak da; “İsrail’in kendisini korum hakkı vardır, ancak İsrail öyle yapmıyor, oradaki sivilleri hedef alıyor ve sivilleri, çocukları, yaşlıları gözetmeden öldürüyor. Bu durum korunma hakkının çok ötesine geçmiştir.” Bunu İngilizler açıkladı. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz, açıklama sizce samimi mi?
*Yusuf Gecü: İngilizlerin ve batı dünyasının bu konuda samimi olduklarını düşünmüyorum. Yöneticilerinden bahsediyoruz burada. Tabii ki halk vahşeti görüyor ve vahşete tepki gösteriyor. Sırf diğer batı ülkeleri halkların gazını almak için küçük açıklamalarda bulunuyorlar ancak gerçekten samimi olduklarına inanmıyorum. İngiliz hükümetinin amacının çok farklı olduğunu biliyoruz. Eğer İngiltere samimi olsaydı bu savaş bir günde dururdu.
Ancak tekrar ediyorum, dünya halklarını burada ayrı tutmak gerekiyor. Halk İsrail’in yaptığı barbar, katilce davranışları ve tutumu görüyor. Bu tutuma karşı sesini yükseltiyor. O bölgede yapılan katliamların farkında.
Biz bu barbar, katil İsrail’li yöneticilerin yargılandığını ve yaptıklarının cezasız kalmayacağına inanıyoruz. Mutlaka yaptıklarının cezasını çekeceklerdir.
*Hollanda’da Lahey’e İsrail için yapılan başvurular sonuçsuz bekliyor. Bir ses çıkmıyor. Lahey’de şu ana kadar alınan kararlar genelde mazlum ve halklı kesimleri pek memnun etmiyor. Yani bir adalet terazisi yok. Bunu düşünen bir grup aynı tarz bir mahkemenin Türkiye’de kurulması için çalışmalar yapıyor . Türkiye’de Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi kurulması isteniyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
*Yusuf Gecü: Evet sizin de dediğiniz gibi Lahey’de geçmişte yapılan tüm mahkemelerde mazlumlar adalet alamadı. İnsanları oyaladıklarını tüm dünya seyrediyor. Böyle bir mahkemeye alternatif bir yapının gelmesi, çok güzel olur. Bosna kasabı karşısında uyguladıkları yöntemi gördük, zamanda verilmeyen adalet adalet adalet değildir. Aynı zamanda İsrail kasabı Netenyahu’ya Lahey’de hak ettiği cezanın verileceğine inanmıyorum. Burada Batı, ABD, İsrail birbirini tutuyor. Onun için bu mahkemeden bir sonuç çıkacağına inanmıyorum. Türkiye’de Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nin kurulması gereklidir ve çok da yerinde olur diye düşünüyorum.
Diğer taraftan 90 günü geçen İsril-Filistin savaşı artık bir soykırıma dönüşmüştür. Haçlı savaşına bürünmüştür. Batının acımasız yönetimleri, ABD ve İsrail toplanmış, açık hapishane olan bir avuç mazlumun bulunduğu Gazze’ye toplarla, savaş uçaklarıyla, keskin nişancılarla saldırıyorlar. Süslü cümlelerle kamuoyunu oyalayarak her geçen gün mazlumların ölmesine sebep oluyorlar. Eğer gerçekten insan haklarını korumuş olsalardı İngiltere, ABD bir günde oradaki savaşı durdururlardı. İsrail’e de gereken cezayı verirlerdi. Bunlar İsrail’i destekliyorlar.
*Bu açıklamanızdan Gazze’de ateşkesin zor olduğu görünüyor, öyle mi?
Evet aynen öyle, bu güçler kafalarındaki planı uygulayana kadar oradaki zulmü devam ettirecekler.
*Netanyahu’nun savaşın başladığı ilk haftalarda Türkiye’den de alacak toprağımız var açıklaması hakkında ne düşünüyorsunuz?
*Yusuf Gecü: Bu yapının kendisine göre bir inanç sistemi var. Büyük İsrail’in kurulması gibi bir hayalleri var. Bu hayal için İran, Irak, Suriye, Türkiye’den toprak almak istiyorlar. Başlarına getirdikleri meczup bunu dillendiriyor. ABD ve batının verdiği gazla konuştukça konuşuyor. Zaten Güneydoğuda var olan terör belasının en önemli hedefi İsrail’e büyük devlet kurmasında yardım etmektir. Onun için oluşturulmuştur. Ancak Türkiye Cumhuriyeti buna hiçbir zaman müsaade etmez, etmeyecek de. Türkiye Cumhuriyeti söz konusu olunca tüm dünyadaki Türkler ve Müslümanlar sorgusuz, sualsiz, hiçbir çağrı olmadan ayağa kalkar. Kaldı ki şu anda devletimiz çok güçlü. Milletimiz bir karış toprağı için canını verecek insanlardan oluşmaktadır. Onun için bu söylemler her daim hayaldir, hayal olarak kalacaktır. Kalkışanların ellerini kırar, boyunlarından aşağı asarız. Türk askeri ABD ile Suriye’nin bir çok bölgesinde karşı karşıya gelmiştir, geri çekilmek zorunda kalmıştır. Bizi iyi bilirler. Biz yürüdük mü, yerler ve gökler de bizimle yürür. Onlar da bunu biliyorlar.
